Haydi, kendi gemimizi inşa edelim!

Birçok kişi tasarruf yapılarak zengin olunacağına inanmaz. Onlara göre zenginlik durup dururken gelir. Piyangoda büyük ikramiyeyi kazanmak, aile büyüklerinden kalan bir miras ya da çok riskli bir yatırımdan büyük paralar kazanmak insanları zengin eder diye düşünürler. Elbette ki bu düşüncelerinde haklıdırlar, ama gözden kaçırdıkları bir şey var. Birçok insan böyle bir fırsatı hayatları boyunca yakalayamaz.

 

Hayatları boyunca şans perisinin kendisine gülmeyeceğini düşünen gerçekçi insanlar da vardır. Onlar ise çok çalışarak zengin olacaklarını düşünür. Çok çok çok, daha çok çalışmak!.. Avuç içinde kullanılabilen bir telefon icat etmek, büyük bir altın madeni işletmek ya da dünyadaki bilgisayarların tamamında kullanılacak bir program yapmak da zengin edebilir elbette. Peki, sizce böyle bir şeyi başarmak bir insana hayatı boyunca kaç kez kısmet olabilir?..

 

Bin yıllarca önce çok zeki bir adamın aklına parlak bir fikir gelir. Uzak yerlerdeki medeniyetleri görmek için suyun üzerinde gidebilecek bir araç yapmak ister. Fikir çok mantıklıdır ama böyle bir şeyi tek başına yapması imkansızdır. Şehirde yaşayanlara bu fikrini anlatarak yardım istemeyi düşünür. Peki ama nasıl?

 

Düşündüğü aracın adının “gemi” olması gerektiğini bile bilmemektedir. İnsanlara böyle bir aracın yapılması için nasıl talimat verecektir ki?.. Adının “şirket” olduğunu bile bilmediği bir organizasyon kursa ve işe işçiler, ustalar, yöneticiler alsa ve onlara geminin nasıl yapılacağını anlatsa belki insanlar bu aracı inşa edebilirler. Ama insanlar henüz bir şirketin ne olduğunu, işçi, usta ya da yöneticinin neye yaradığını bile bilmemektedirler… Şimdi düşünelim; binlerce yıl önce, böyle bir ortamda, gemi yapmayı hayal eden bu zeki insan başarısız mı olacaktır?

 

Eğer bugün gemiye biniyorsak şüphesiz başarısız olmamış demektir. Peki öyleyse, bunu nasıl başardı dersiniz?

 

O dahi adam ne düşündüğü şeyin adını “gemi” olarak koydu, ne bir şirket kurdu, ne de bu geminin nasıl yapılması gerektiği yönünde işçiler tutup emirler yağdırdı. Bugün bindiğimiz gemilerin yapılabilmesi için tek bir şey yaptı: Yaşadığı şehirdeki insanların, uzak yerlerdeki güzellikleri görebilmeleri için yanıp tutuşmalarını sağladı. Onlardan, uzak yerlerdeki mavi cennetleri, güzel meyveleri, bin bir renkli çiçekleri, yeşil ormanları hayal etmelerini istedi. Gemiyi, şirketi, usta ya da yöneticinin ne olduğunu bilmeyen bu insanlar, hayal etmeyi çok iyi biliyorlardı. Çünkü hayal etmeyi herkes bilir… Hayallerini gerçekleştirmek için ellerinden geleni de yapmaya hazırdılar. Ve öyle de yaptılar.

 

Eğer bugün gemilere binebiliyorsak, bu, sıradan insanların kendi hayallerini gerçekleştirme arzularından kaynaklanmıştır. Bugün her başarı hikayesinin altında bu hikaye vardır. Sizin zengin olabilmeniz de sadece size bağlıdır. Sizin dışınızda birinin yapacağı tek şey size ilham vermekten başka bir şey olamaz.

 

İşte aXsiyon Takımı olarak biz de onu yapmaya geliyoruz.

 

Haydi öyleyse!.. Mutluluk ve refah içinde yaşayacağımız geleceğe gitmek için kendi gemimizi yapmaya başlayalım!